- [Anlatıcı] İnsan nüfusu hızla yayıldı, toprak kullanımı ve kaynakların sömürüsü de arttı. Hem doğal hem de insan kaynaklı nedenlerle birçok türün sayısı azaldı ya da zaman içinde soyları tükendi. Bu da ekosistemlerdeki biyoçeşitliliği azalttı.

Biyoçeşitlilikteki azalma bir ekosistemde çok ciddi sorunlara yol açabilir, hatta ekosistemin çöküşüne neden olabilir. Örneğin, insanlar 1920'lerde Yellowstone Ulusal Parkı'ndaki kurt nüfusunu ortadan kaldırdılar. Esas yırtıcıları giden geyik nüfusu çoğaldı ve ağaç ve çalılar aşırı otlamaya maruz kaldı.

Kurtların yokluğu ile ağaç ve çalıların azalması; kuzgun, kunduz, balık, böcek ve daha birçok türün etkilenmesine neden oldu. Koruma Biyolojisi, her seviyeden biyoçeşitliliği korumayı hedefleyen bilimsel bir disiplindir. Biyoçeşitliliğin karşısındaki en büyük tehditler arasında: habitat kaybı, aşırı ürün toplanması, yerli olmayan türler ve iklim değişikliği var.

Koruma biyolojisi bu değişiklikleri azaltmak için, genetik, iklimbilim, ekoloji ve birçok başka disiplini bir araya getirerek biyoçeşitlilik kaybını belirler ve önler. Bu çalışmaların arasında doğa koruma alanlarının yaratılması, yerli olmayan türlerin taşınması ve tehdit altındaki yerli türlerin yeniden kazandırılması yer alır. Örneğin, 1995 yılında kurtlar Yellowstone'a yeniden kazandırıldı, bu da, ekosistemin dengesini eski haline getirdi.

Sürdürülebilirlik çalışmaları, insan etkisinin çevre üzerindeki etkisini azaltıyor. Bunların arasında fabrika emisyon filtrelerinin kullanımı, daha iyi tarım uygulamaları ve kesilen ağaçların yenilerinin dikilmesi yer alıyor. Koruma biyolojinin hedefi hem sağlıklı ekosistemler, hem de insanların ihtiyaçları için türleri ve ekosistem çeşitliliğini korumaktır.

İnsanlar, gıda üretimi, inşaat malzemeleri, ilaç ve daha birçok nedenle sağlıklı ekosistemlere bağlıdır.