50 yılı aşkın bir süredir, bilim adamları sesleri nasıl tanıdığımızla ilgileniyorlar. Son çalışmamız duygusal prozodilerin bu süreci nasıl etkilediğini araştırıyor. Prozodilerdeki farklılıklara rağmen, genel eski-yeni etkisinin sağlam olduğunu bulduk, bu da beynimizin tanıdık ve tanıdık olmayan sesleri tutarlı bir şekilde ayırt ettiğini gösteriyor.
Konuşmacı tanımlamadaki mevcut deneysel zorluklar, konuşmacı kimlik işlemeyi etkileyen ayrıntılı değişkenleri incelemek için uygun olmayan, geçmişte yaygın olarak kullanılan eğitim testi paradigmasından kaynaklanmaktadır. Eğitimin kapsamlı ve etkili olmasını sağlamak, bu zorluğun üstesinden gelmek için çok önemlidir. Fonlarımız, LPC'nin veya eski-yeni etkisinin, kendinden emin ve şüpheli süreçler arasında farklılıklar göstermesine rağmen, genel olarak sağlam kaldığını ortaya koymaktadır.
Paradigmamız, tanıdık ve tanıdık olmayan nesnelerin iç varyasyonlarla işlenmesini araştırmak için çok uygundur. Laboratuvarım, pragmatik olarak işaretlenmiş duyguların nasıl ifade edildiği ve algılandığı ve vokal bilgilerin dinleyiciler üzerinde nasıl bir etkisi olduğu da dahil olmak üzere ses algısına odaklanıyor. Bu faktörleri ölçmek için EEG'leri ve fMRI'yi kullanıyoruz ve aksan veya konuşan kişinin yapay zeka olup olmadığı gibi sosyal faktörlere odaklanıyoruz. JoVE ile ilgili bu çalışma, bu alanlarda gelecekteki araştırmalarımızı desteklemektedir.