20 yılı aşkın bir süredir laboratuvarımız nükleer reseptörlerin patofizyolojik rolü ile ilgilenmektedir. İn vivo işlevlerini deşifre etmek için, ifadelerinin uzamsal ve zamansal kontrolüne izin veren fare modelini tasarladık. Buna paralel olarak, fare dokularındaki moleküler işlevlerini araştırmak için en son teknikleri geliştirdik.
Son zamanlarda bilimsel ilgimiz, iskelet kası da dahil olmak üzere çeşitli dokularda sekosteroid ve steroid reseptör sinyalizasyonunu belirlememize yol açtı. Son zamanlarda, iskelet kası hücrelerini farklılaştıran miyoliflerdeki androjen reseptörünün, kasılma ve metabolik işlevlerinde etkili olduğunu gösterdik. Son bulgularımız, kasla ilişkili bozukluklar için etkili tedaviler geliştirmek için çok önemli olan iskelet kası patofizyolojik dinamiklerinin daha derin bir şekilde anlaşılmasını sağlar.
Bu protokolü, in vivo olarak kas kök hücreleri üzerinde sistrom analizi yapabilmek için geliştirdik. Tüm eski protokoller in vitro modaller olarak kullanılmıştır, bu da araştırmayı tüm organizma bağlamından tamamen ayırır. Düşük maliyetli ve zaman açısından verimli olmasının yanı sıra, bu protokol iskelet kası progenitör hücrelerinde transkripsiyon faktörü alımını ve kromatin manzarasını incelemek için etkili bir deneysel ortam sağlar.
Bu protokol ile hazırlanan kromatin, uydu hücrelerinde AR sistromunun ilk genom çapında analizini sağlamıştır ve gen regülasyonu ile ilgili gelecekteki çalışmaları kolaylaştıracaktır. Birçoğu arasında, gelecekteki amacımız bu araştırmaları diğer oksosteroid reseptörlerine genişletmek ve iskelet kasındaki rejenerasyon sürecinde yer alan çeşitli hücre tiplerinde spesifik ortak düzenleyicilerini keşfetmek olacaktır.