Bu çalışma kısmen Ulusal Sağlık Enstitüleri (DK097335 & T32AI007260) ve Iowa Stead Üniversitesi Aile Pediatri Bölümü aracılığıyla desteklendi.

Tüm hayvan prosedürleri Iowa Üniversitesi Kurumsal Hayvan Bakım ve Kullanım Komitesi (Protokol #8041401) tarafından onaylandı. Tüm hayvanlar, Iowa Üniversitesi'nde Laboratuvar Hayvan Bakımı Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (AALAC) onaylı bir vivariumda barındırıldı. Tüm fareler vahşi tip Suş C57Bl / 6J'ydi.
1. Hamile farelerde FEMI'nin kurulması
<ol><li>LPS hazırlığı<ol>
<li>Escherichia coli O55:B5'ten türetilen LPS kullanın (stok konsantrasyonu 2 mg/mL).</li>
		<li>LPS stok konsantrasyonunu 1:100 steril salin ile seyreltin ve 20 μg/mL çalışma konsantrasyonu elde edin.</li>
	</ol>
</li>
	<li>Maternal LPS enjeksiyonu<ol>
<li>Gebelik günü e15'te hamile barajları enjekte edin. Bu zaman noktası, murine gebelik yoluyla yaklaşık% 75'tir ve bu modeli, chorioamnionitis'e bağlı erken doğumların çoğunluğunun gerçekleştiği insan gebeliklerinin erken üçüncü üç aylık dönemine gelişimsel olarak benzer hale getirir.</li>
		<li>Uygun LPS dosing belirlemek için enjeksiyondan hemen önce hamile fareleri tartın.</li>
		<li>Aşağıdaki formülü kullanarak çalışma konsantrasyonunun dozunu hesaplayın: toplam 100 μg / kg LPS dozu için 5 μL x gram vücut ağırlığı (gbw). Hayvanları kontrol için, enjeksiyon için eşdeğer bir normal salin hacmi kullanın.</li>
		<li>Vortex LPS çözeltisi, her enjeksiyondan önce 15 saniye boyunca üç kez yüksekte.</li>
		<li>LPS hacmini 1 mL şırınna çekin.</li>
		<li>Hamile fareyi scruffing tekniği ile zapt edin. Dorsal reumbency pozisyonunda tutun ve enjeksiyonu gerçekleştirin.<ol>
<li>30\u201240° açıyla karnın sağ alt çeyreğini (mesane ve karın damarlarını önlemek için) üzerine 30 ölçer 8 mm iğne eğimi yerleştirin. İğnenin yaklaşık 1/4 ila 1/2 uzunluğunu yerleştirin.</li>
			<li>Enjekte etmeden önce negatif basınç sağlamak için şırınna pistonu geri çekin. Negatif basınç varsa enjeksiyona devam edin.</li>
			<li>Enjeksiyondan sonra, fareleri yaklaşık 30 dakika izleyin ve daha sonra hamileliğin geri kalanı için kafeslere geri dönün.</li>
		</ol>
</li>
	</ol>
</li>
</ol>2. Yavruların teslimi ve bakımı ve bağırsak hasadı
<ol><li>E20'de vajinal doğum yoluyla normal olarak yavrular teslim edin. NOT: Bu model Şekil 1'de görülebilen ve aşağıdaki sonuçlarda tartışılan beklenen bir doza bağımlı fetal kayıp oranına sahiptir.</li>
	<li>Yavruların annelerle kalmasına ve reklam libitum beslemeleri almasına izin verin.</li>
	<li>Hasat gününde, tipik olarak doğum sonrası 14 (P14), Kurumsal Hayvan Bakım ve Kullanım Komitesi protokollerine uygun olarak servikal çıkık yoluyla yavrulara ötenazi.</li>
	<li>Makas ve forseps kullanarak, karnın orta çizgisine, deri ve peritondan, karnın tüm uzunluğu boyunca dikey bir kesi yapın. İnce bağırsağı mideden makasla sökmeğe çıkarın ve asalarla mezteri çıkarın.</li>
	<li>İnce bağırsağın distal 1/3'ü (insan ileumunun kesit temsilcisi), proksimal ince bağırsağı, cecum'ı ve kolonu atarak izole edin ve saklayın.</li>
	<li>İleum kısmını makas kullanarak ikiye bölün.</li>
	<li>Proksimal yarısını daha sonra RNA nicelemesi için bir RNA stabilizasyon çözeltisine yerleştirin.</li>
	<li>Distal yarısını slayt hazırlığı için% 10 nötr tamponlu formalin içine yerleştirin.</li>
</ol>3. Bağırsak yaralanması puanlaması
<ol><li>Bölüm parafin gömülü doku 5 μm kalınlığında dilimler halinde ve cam slaytlar üzerine monte. NOT: Örnekleri parafin gömme, bölümleme ve slaytlara montaj için bir histoloji çekirdeğine gönderiyoruz.</li>
	<li>Slaytları standart prosedürlere göre ayrıştırın.</li>
	<li>Standart prosedürlere göre hematoksilin ve eozin ile leke bölümleri.</li>
	<li>Daha önce açıklandığı gibi bağırsak yaralanması için 3 puan ölçeğinde puan bölümleri42,43.<ol>
<li>Hafif mikroskopi kullanarak, villus bütünlüğünü ve bodrum zarından ayırmayı değerlendiren 3 puanlık bir ölçekte iki ayrı kör araştırmacı tarafından genelleştirilmiş bağırsak yaralanmasını değerlendirin43 (Ek Şekil 1). Bağırsak hasarı en iyi 20x büyütme ve sayısal diyafram 0.50'de değerlendirilir.</li>
		<li>Normal mukozayı tanımlamak için 0 puanı atayın.</li>
		<li>Subepithelial Gruenhagen'in uzayının gelişimini, vakuolizasyon veya villi'nin lamina propria veya uçları ile sınırlı olan subepithelial kaldırmayı kapsayan hafif yaralanmayı tanımlayan 1 puan atayın.</li>
		<li>Villi, villi distorsiyon veya mukozal ülserasyon ve lamina proprianın parçalanmasından daha büyük epitel kaldırma ve vakuolizasyon ile belirtilen ciddi yaralanmayı tanımlamak için 2 puan atayın.</li>
	</ol>
</li>
</ol>4. Paneth ve kadeh hücrelerinin nicelleştirilmesi
<ol><li>Deparaffinizasyonun ardından, aşağıdaki adımlara göre daha önce açıklandığı gibi hem kadeh hem de Paneth hücrelerini belirtmek için Alcian Blue/Periodic Acid Schiff lekesi ile Adım2.8'den doku bölümlerinin leke slaytları. NOT: Alcian Blue/Periodic Acid Schiff lekesi Paneth veya goblet hücrelerine özgü olmasa da, deneyimlerimize göre, kör deneyimli araştırmacılar hücresel hedefli antikorlara kıyasla bu lekeyi kullanarak eşdeğer hücresel nicelemelere sahiptir, önemli ölçüde daha az arka plan lekesi46.</li>
	<li>Deparaffinize, leke ve susuz slaytlar aşağıdaki gibi.<ol>
<li>İki kez 10 dakika boyunca ksilen olarak bastırın. DİkKAT: Duman kaputunda ksilen kullanılmalıdır.</li>
		<li>%100 EtOH ile durulayın.</li>
		<li>3 dakika boyunca % 100 EtOH'da, daha sonra 3 dakika boyunca% 90 EtOH'da, ardından 3 dakika boyunca% 70 EtOH'da ve son olarak 3 dakika boyunca% 50 EtOH'da slaytları batırın.</li>
		<li>Akan musluk suyunun altında 5 dakika yıkayın. DİkKAT: Doku örneğinin kaybını önlemek için bölümü akan sudan uzağa doğru yönlendirin.</li>
		<li>Alcian mavi leke solüsyonlarını standart bir kahve filtresi ile filtreleyin.</li>
		<li>Alcian mavi lekesinde 15 dakika leke slaytları ve ardından 2 dakika boyunca akan musluk suyu altında yıkayın.</li>
		<li>200 mL çift damıtılmış suda 1 mg periyodik asit seyreltin. Bu çözeltide 5 dakika boyunca slaytları batırın. Daha sonra akan musluk suyunun altında 1 dakika yıkayın.</li>
		<li>Schiff'in reaktifiyle 10 dakika lekele. Akan musluk suyunun altında 5 dakika yıkayın.</li>
		<li>Slaytları hematoksilin ile 1 dakika lekeleyin ve ardından 2 dakika boyunca akan musluk suyunun altında yıkayın.</li>
		<li>Onları asit alkolüne batırın (1 mL hidroklorik asit 99 mL%70 EtOH karıştırılır) 1 dakika boyunca.</li>
		<li>Scott'ın musluk suyuna (musluk suyunda% 0.1 NaHCO3 konsantrasyonu) 1 dakika batırın ve ardından 1 dakika boyunca akan musluk suyunun altında yıkayın.</li>
		<li>Slaytları susuz kalsın.<ol>
<li>Her slaydı %70 EtOH'da 10 kez daldırın, sonra %90 EtOH'da 10 kez ve %100 EtOH'da 10 kez daldırın.</li>
			<li>10 dakika boyunca % 100 EtOH'da batır, ardından her biri 3 dakika boyunca taze ksilende iki kez batır.</li>
		</ol>
</li>
		<li>Numunenin üzerine bir damla montaj ortamı yerleştirin ve üzerine bir kapak parçası yerleştirin.</li>
	</ol>
</li>
	<li>Kadeh hücre sayımı<ol>
<li>Hafif mikroskopi kullanarak kadeh hücrelerini sayın (Tamamlayıcı Şekil 2). Bağırsak dokusunun her bir parçası için, kadeh hücrelerinin sayısını ve 500 epitel hücresini sayın ve 100 epitel hücresi başına bir oran olarak goblet hücre oranını ifade edin. Kadeh hücreleri en iyi 20x büyütme ve sayısal diyafram 0.5'te sayılır.</li>
	</ol>
</li>
	<li>Paneth hücre sayımı<ol>
<li>Işık mikroskopisi kullanarak Paneth hücrelerini sayın (Tamamlayıcı Şekil 2). Bağırsak dokusunun her parçası için, bağırsak mahzeni başına Paneth hücrelerinin bir oranı olarak ifade edin. Her bağırsak dokusu parçası başına 100 bağırsak mahzeni sayın. Paneth hücreleri en iyi 20x-60x büyütme ve sayısal diyafram 0.50-1.30 olarak sayılır.</li>
	</ol>
</li>
</ol>

Yazarların açıklayacak bir şeyi yok.

Chorioamnionitis terimin% 2\u20124'ünü ve 25\u201230% preterm teslimatlarının%8,9'unuetkiler. Bununla birlikte, koryoamniyonulün etkisi, fetüs ve yenidoğan 10 , 11 , 12 , 13,14,15,16üzerinde önemli etkileri olduğu gösterildiği için doğumu uzun süre uzatabilir.<sup c...

Koryonik zarlar memeli hamileliğinde ayrılmaz bir rol oynar. Birden fazla işleve hizmet eden korozyon ve amnion içerirler. Fetüsü çevreler ve korurlar, anne ve fetal bölmeler arasında parakrin sinyali kolaylaştırırlar1ve koryonik membranlar içinde parturition1'inbaşlatılmasında rol alabilen yerel geri bildirim döngüleri oluştururlar. Zarların mevcut anlaşılması, amniyonun yapısal bariyer fonksiyonu sağladığını ve koronun öncelikle gelişmekte olan fetüsü anne bağışıklık sisteminden korumak için immünolojik bir tampon sağladığını gösterir2. Bu zarların iltihabı chorioamnionitis olarak bilinir. Tarihsel olarak, klinik koryoamniyozit tanısı anne ateşinin varlığı artı bir veya daha fazla fetal veya maternal klinik bulgu3,4 .4.'densonra konur. Bununla birlikte, bu tanım klinik olarak yararlı olsa da, hassasiyet eksikliği chorioamnionitis araştırmasını zorlaştırdı. 2015 yılında, tanıyı açıklığa kavuşturmak amacıyla, Eunice Kennedy Shriver Ulusal Çocuk Sağlığı ve İnsan Gelişimi Enstitüsü tarafından yapılan bir uzman paneli çalıştayı, koryoamniyonuti rahim içi inflamasyon veya enfeksiyon veya her ikisi (üçlü I)3olarak tanımladı. Bu açıklama önemlidir, çünkü mikrobiyal indüklenen enfeksiyon uterus / amniyotik iltihabın önemli bir nedeni olmakla birlikte, steril rahim / amniyotik inflamasyondan daha az görülür5,6,7. Genel olarak, chorioamnionitis, dönem teslimatlarının% 2\u20124'ünde ve 25 \u201230% preterm teslimatlarında görüldüğü gibi önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir8,9.
Koliyoamniyonut fetüs ve yenidoğan üzerinde önemli etkilere sahip olabilir. Literatürde chorioamnionitis'in prematürite morbiditelerinin çoğunun artan riski ile ilişkili olduğu iyi belgelenmiştir, bronkopulmoner displazi10, serebral beyaz madde yaralanması11, intraventriküler kanama12, prematürite retinopatisi13ve hem şüpheli hem de doğrulanmış erken başlangıçlı yenidoğan sepsis14,15. Olgunlaşmamış bağırsak sisteminin yaralanma ve onarım mekanizmalarıyla ilgilendiğimiz için, chorioamnionitis'in daha sonra nekrotizan enterokolit (NEC) gelişimi ile de ilişkili olduğunu belirtmek önemlidir15,16. NEC, preterm bebeklerin iltihaplanmaya ve sonraki bağırsak nekrozuna disregüle edilmiş konakçı yanıtı ile sonuçlanan yıkıcı bir gastrointestinal hastalığıdır17. Her yıl, NEC Amerika Birleşik Devletleri'nde 4000'den fazla bebeği etkiler ve bu bebeklerin üçte birine kadarı hastalıktan ölür18. NEC patogenez muhtemelen bağırsak olgunlaşmamışlığı, olgunlaşmamış bağışıklık sisteminin düzensizliği, bağırsak iltihabı ve bakteriyel translokasyon19'un bir kombinasyonunu içerir . Daha da önemlisi, NEC'in başlangıcı genellikle doğumdan haftalar sonra ve koryoamniyozite potansiyel maruziyet meydana gelir, bu da chorioamnionitis ile NEC'in sonraki gelişimi arasındaki mekanistik bağlantıyı belirsiz hale getirir20. Chorioamnionitis'in NEC patofizyolojisine katkıda bulunabileceği potansiyel bir mekanizma, maternal bağışıklık sisteminin yukarı doğrullaştırılması ve daha sonra normal fetal gelişimsel kalıpları bozabilecek güçlü bir fetal inflamatuar yanıt üretmesidir21,22,23.
Korneaların ve koyunların birden fazla memeli modeli kemirgenlerde ve koyunlarda bulunur24,25,26,27,28,29,30,31,32. Bununla birlikte, koliamnionit kaynaklı fetal inflamasyondan (FEMI) sonra ilk yenidoğan döneminin ötesinde bağırsak sisteminin gelişimi ile ilgili çok az veri bulunmaktadır. FEMI ile olgunlaşmamış bağırsak sisteminin yaralanmasının daha sonra gelişmesi arasındaki ilişkiyi araştırmak için lipopolisakkarit (LPS) kaynaklı FEMI modelini uyarladık. Lipopolisakkaritler gram negatif bakteriler üzerindeki hücre dışı yüzeyin önemli bir bileşenidir ve insanlar da dahil olmak üzere birden fazla ökaryotik türün doğuştan gelen bağışıklık sisteminin güçlü bir uyarıcısıdır33. Maternal LPS enjeksiyonu, canlı bakterilerin şaşırtıcı etkileri olmadan steril bir enflamatuar kaskad ile sonuçlanır ve preterm doğum34indüksiyonu için iyi kurulmuş bir modeldir Akut chorioamnionitis ve cenin enflamatuar yanıt sendromu (FIRS) modeli, koryoamniyonit24,35. Ayrıca bir koyun modeli 36 ve bir murine model37 , 38 ,39,40hem serebral beyaz hem de gri madde yaralanmasına neden olduğu gösterilmiştir. Bununla birlikte, bildiğimiz kadarıyla, bu chorioamnionitis ve FEMI modelini gastrointestinal sistemin gelişimi üzerindeki etkilerini araştırmak ve ayrıca chorioamnionitis ile daha sonra NEC41,42gelişimi arasındaki olası bir mekanistik bağlantıyı araştırmak için ilk kullananlarız.

<table>
	<tbody>
		<tr>
			<td>10% neutral buffered formalin</td>
			<td>Sigma</td>
			<td>HT501128</td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>Alcian blue stain</td>
			<td>Newcomer supply</td>
			<td>1003A</td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>C57Bl6/J mice</td>
			<td>Jackson Laboratories</td>
			<td>664</td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>Ethanol</td>
			<td>Decon labs</td>
			<td>2701</td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>HCl</td>
			<td>Sigma</td>
			<td>H1758</td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>Hematoxylin stain</td>
			<td>Leica</td>
			<td>381562</td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>LPS</td>
			<td>Sigma</td>
			<td>L2880</td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>NaHCO3</td>
			<td>Sigma</td>
			<td>S6014</td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>Nikon Eclipse Ni-U Microscope</td>
			<td>Nikon</td>
			<td>2CE-MQVJ-1</td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>Periodic Acid</td>
			<td>ACROS</td>
			<td>H5106</td>
			<td>CAS# 10450-59-9</td>
		</tr>
		<tr>
			<td>RNAlater</td>
			<td>Thermofisher</td>
			<td>Am7021</td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>Schiff&#39;s reagent</td>
			<td>Sigma</td>
			<td>S5133</td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>Secor Imager 2400</td>
			<td>Meso Scale Discovery (MSD)</td>
			<td></td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>V-Plex Assay</td>
			<td>Meso Scale Discovery (MSD)</td>
			<td></td>
			<td></td>
		</tr>
		<tr>
			<td>Xylene</td>
			<td>Sigma</td>
			<td>534056</td>
			<td></td>
		</tr>
	</tbody>
</table>

a murine model of fetal exposure to maternal inflammation to study the effects of acute chorioamnionitis on newborn intestinal development

Chorioamnionitis, preterm doğumun yaygın bir çökelticisidir ve nekrotizan enterokolit (NEC) de dahil olmak üzere prematürite morbiditelerinin çoğu ile ilişkilidir. Ancak, bu iki koşul arasında mekanistik bir bağlantı henüz keşfedilmemiştir. Lipopolisakkarit (LPS) kaynaklı fetal inflamasyon ve anne iltihabı (FEMI) içeren bir koryoamniyozit modelini benimsedik. Bu FEMI modeli, birçok klinik chorioamnionitis vakasında da bulunan steril bir maternal, plasental ve fetal enflamatuar kaskadı indükler. Canlı bakterileri kullanan ve koliyoamniyotitle sonuçlanan artan bir enfeksiyonun patofizyolojisini daha doğru bir şekilde taklit eden modeller mevcut olsa da, bu yöntemler olgunlaşmamış bağırsak sisteminin ve ilişkili gelişen mikrobiyomun gelişimi üzerinde dolaylı etkilere neden olabilir. Bu protokolü kullanarak, LPS kaynaklı FEMI'nin gebelik kaybı ve erken doğumda doza bağlı bir artışın yanı sıra yavrularda normal bağırsak gelişiminin bozulmasına neden olduğunu gösterdik. Ayrıca, FEMI'nin yavrularda bağırsak yaralanmasını ve serum sitokinleri önemli ölçüde artırdığını, aynı zamanda her ikisi de bağırsak iltihabına karşı doğuştan gelen ilk bağışıklık hattını sağlayan kadeh ve Paneth hücrelerini azaltdığını gösterdik. LPS kaynaklı FEMI'nin benzer bir modeli, chorioamnionitis ile merkezi sinir sisteminin sonraki anormallikleri arasındaki ilişkiyi modellemek için kullanılmış olsa da, bu protokol, chorioamnionitis ve NEC arasında potansiyel bir bağlantı olarak koryoamniyozit ve daha sonra bağırsak gelişimindeki pertürbasyonlar arasında mekanistik bir bağlantı kurmaya çalışan ilk protokoldür.

Embriyonik 15. günde FEMI'ye maruz kalmak, doza bağlı gebelik kaybına ve doz bağımlı preterm işgücü oranına yol açar (Şekil 1)42. Deneyler için, fetüsleri önemli bir inflamatuar hakarete maruz tutarken gebelik kaybını ve prematüritesini (hem prematürite hem de intrauterin fetal ölüm arasında% 50 kayıp) en aza indirmek için 100 μg / kg LPS dozunu kullanmayı seçtik.
Bu yaklaşımı kullanarak, FEMI'nin yavruların ...

Watch this Scientific Journal Video about A Murine Model of Fetal Exposure to Maternal Inflammation to Study the Effects of Acute Chorioamnionitis on Newborn Intestinal Development at JoVE.com

A Murine Model of Fetal Exposure to Maternal Inflammation to Study the Effects of Acute Chorioamnionitis on Newborn Intestinal Development

FEMI'nin yavruların bağırsak sisteminin gelişimi üzerindeki etkilerini incelemek için canlı organizmaların komplikasyonları olmadan anne iltihabına (FEMI) fetal maruziyeti simüle etmek için bir chorioamnionitis modeli geliştirdik. Bu, chorioamnionitis'i takiben bağırsak hasarı gelişimi için mekanistik nedenlerin incelenmesine izin verir.

Akut Chorioamnionitis'in Yenidoğan Bağırsak Gelişimi Üzerindeki Etkilerini İncelemek için Anne İltihaba Fetal MaruzIyetin Bir Murine Modeli

Chorioamnionitis is a common precipitant of preterm birth and is associated with many of the morbidities of prematurity, including necrotizing ...

a-murine-model-fetal-exposure-to-maternal-inflammation-to-study

Research

JoVE Journal

Medicine

3.7K Görüntüleme.  University of Iowa. FEMI'nin yavruların bağırsak sisteminin gelişimi üzerindeki etkilerini incelemek için canlı organizmaların komplikasyonları olmadan anne iltihabına (FEMI) fetal maruziyeti simüle etmek için bir chorioamnionitis modeli geliştirdik. Bu, chorioamnionitis'i takiben bağırsak hasarı gelişimi için mekanistik nedenlerin incelenmesine izin verir.

Video: A Murine Model of Fetal Exposure to Maternal Inflammation to Study the Effects of Acute Chorioamnionitis on Newborn Intestinal Development

Orthotopic Aortic Transplantation: A Rat Model to Study the Development of Chronic Vasculopathy

Research models of chronic rejection are essential to investigate pathobiological and pathophysiological processes during the development of transplant vasculopathy (TVP).
The commonly used animal model for cardiovascular chronic rejection studies is the heterotopic heart transplant model performed in laboratory rodents. This model is used widely in experiments since Ono and Lindsey (3) published their technique. To analyze the findings in the blood vessels, the heart has to be sectioned and all vessels have to be measured.
Another method to investigate chronic rejection in cardiovascular questionings is the aortic transplant model (1, 2). In the orthotopic aortic transplant model, the aorta can easily be histologically evaluated (2). The PVG-to-ACI model is especially useful for CAV studies, since acute vascular rejection is not a major confounding factor and Cyclosporin A (CsA) treatment does not prevent the development of CAV, similar to what we find in the clinical setting (4). A7-day period of CsA is required in this model to prevent acute rejection and to achieve long-term survival with the development of TVP.
This model can also be used to investigate acute cellular rejection and media necrosis in xenogeneic models (5).

This video demonstrates the orthotopic aortic transplant model as a simple model to study the development of transplant vasculopathy (TVP) in rats.

Ortotopik Aort Nakli: Rat Modeli Kronik Vaskülopati Geliştirme Çalışması

Research models of chronic rejection are essential to investigate pathobiological and pathophysiological processes during the development of transplant ...

Tıp

Assessing Teratogenic Changes in a Zebrafish Model of Fetal Alcohol Exposure

Fetal alcohol syndrome (FAS) is a severe manifestation of embryonic exposure to ethanol. It presents with characteristic defects to the face and organs, including mental retardation due to disordered and damaged brain development. Fetal alcohol spectrum disorder (FASD) is a term used to cover a continuum of birth defects that occur due to maternal alcohol consumption, and occurs in approximately 4% of children born in the United States. With 50% of child-bearing age women reporting consumption of alcohol, and half of all pregnancies being unplanned, unintentional exposure is a continuing issue2. In order to best understand the damage produced by ethanol, plus produce a model with which to test potential interventions, we developed a model of developmental ethanol exposure using the zebrafish embryo. Zebrafish are ideal for this kind of teratogen study3-8. Each pair lays hundreds of eggs, which can then be collected without harming the adult fish. The zebrafish embryo is transparent and can be readily imaged with any number of stains. Analysis of these embryos after exposure to ethanol at different doses and times of duration and application shows that the gross developmental defects produced by ethanol are consistent with the human birth defect. Described here are the basic techniques used to study and manipulate the zebrafish FAS model.

In order to understand the molecular mechanisms of the ethanol-induced developmental damage, we have developed a zebrafish model of ethanol exposure and are exploring the physical, cellular, and genetic alterations that occur after ethanol exposure1. We then seek to find potential interventions and rapidly test them in this animal model.

Fetal Alkol Pozlama bir Zebra balığı Modelinde teratojenik değişiklikler değerlendirilmesi

Fetal alcohol syndrome (FAS) is a severe manifestation of embryonic exposure to ethanol. It presents with characteristic defects to the face and organs, ...

Fetal Echocardiography and Pulsed-wave Doppler Ultrasound in a Rabbit Model of Intrauterine Growth Restriction

Fetal intrauterine growth restriction (IUGR) results in abnormal cardiac function that is apparent antenatally due to advances in fetoplacental Doppler ultrasound and fetal echocardiography. Increasingly, these imaging modalities are being employed clinically to examine cardiac function and assess wellbeing in utero, thereby guiding timing of birth decisions. Here, we used a rabbit model of IUGR that allows analysis of cardiac function in a clinically relevant way. Using isoflurane induced anesthesia, IUGR is surgically created at gestational age day 25 by performing a laparotomy, exposing the bicornuate uterus and then ligating 40-50% of uteroplacental vessels supplying each gestational sac in a single uterine horn. The other horn in the rabbit bicornuate uterus serves as internal control fetuses. Then, after recovery at gestational age day 30 (full term), the same rabbit undergoes examination of fetal cardiac function. Anesthesia is induced with ketamine and xylazine intramuscularly, then maintained by a continuous intravenous infusion of ketamine and xylazine to minimize iatrogenic effects on fetal cardiac function. A repeat laparotomy is performed to expose each gestational sac and a microultrasound examination (VisualSonics VEVO 2100) of fetal cardiac function is performed. Placental insufficiency is evident by a raised pulsatility index or an absent or reversed end diastolic flow of the umbilical artery Doppler waveform. The ductus venosus and middle cerebral artery Doppler is then examined. Fetal echocardiography is performed by recording B mode, M mode and flow velocity waveforms in lateral and apical views. Offline calculations determine standard M-mode cardiac variables, tricuspid and mitral annular plane systolic excursion, speckle tracking and strain analysis, modified myocardial performance index and vascular flow velocity waveforms of interest. This small animal model of IUGR therefore affords examination of in utero cardiac function that is consistent with current clinical practice and is therefore useful in a translational research setting.

We describe examination of fetal cardiac function with contemporary functional fetal echocardiography and fetoplacental Doppler ultrasound using the VisualSonics VEVO 2100 microultrasound in a surgically induced model of intrauterine fetal growth restriction in a rabbit.

Rahim içi Büyüme Kısıtlama bir Tavşan Modelinde Fetal Ekokardiyografi ve Pulsed-wave Doppler Ultrason

Fetal intrauterine growth restriction (IUGR) results in abnormal cardiac function that is apparent antenatally due to advances in fetoplacental Doppler ...

Murine Corneal Transplantation: A Model to Study the Most Common Form of Solid Organ Transplantation

Corneal transplantation is the most common form of organ transplantation in the United States with between 45,000 and 55,000 procedures performed each year. While several animal models exist for this procedure and mice are the species that is most commonly used. The reasons for using mice are the relative cost of using this species, the existence of many genetically defined strains that allow for the study of immune responses, and the existence of an extensive array of reagents that can be used to further define responses in this species. This model has been used to define factors in the cornea that are responsible for the relative immune privilege status of this tissue that enables corneal allografts to survive acute rejection in the absence of immunosuppressive therapy. It has also been used to define those factors that are most important in rejection of such allografts. Consequently, much of what we know concerning mechanisms of both corneal allograft acceptance and rejection are due to studies using a murine model of corneal transplantation. In addition to describing a model for acute corneal allograft rejection, we also present for the first time a model of late-term corneal allograft rejection.

Mice have been used as a model for studying many forms of transplantation, including corneal transplantation. We describe in this report a murine model for both acute and late-term corneal transplantation.

Sıçangiller Kornea Nakli: Katı Organ Nakli En Yaygın Formu Eğitim için Bir Model

Corneal transplantation is the most common form of organ transplantation in the United States with between 45,000 and 55,000 procedures performed each ...

A Murine Model of Irreversible and Reversible Unilateral Ureteric Obstruction

Obstruction of the kidney may affect native or transplanted kidneys and results in kidney injury and scarring. Presented here is a model of obstructive nephropathy induced by unilateral ureteric obstruction (UUO), which can either be irreversible (UUO) or reversible (R-UUO). In the irreversible UUO model, the ureter may be obstructed for variable periods of time in order to induce increasingly severe renal inflammation and interstitial fibrotic scarring. In the reversible R-UUO model the ureter is obstructed to induce hydronephrosis, tubular dilation and inflammation. After a suitable period of time the ureteric obstruction is then surgically reversed by anastomosis of the severed previously obstructed ureter to the bladder in order to allow complete decompression of the kidney and restoration of urinary flow to the bladder. The irreversible UUO model has been used to investigate various aspects of renal inflammation and scarring including the pathogenesis of disease and the testing of potential anti-inflammatory or anti-fibrotic therapies. The more challenging model of R-UUO has been used by some investigators and does offer significant research potential as it allows the study of inflammatory and immune processes and tissue remodeling in an injured and scarred kidney following the removal of the injurious stimulus. As a result, the R-UUO model offers investigators the opportunity to explore the resolution of kidney inflammation together with key aspects of tissue repair. These experimental models are of relevance to human disease as patients often present with obstruction of the renal tract that requires decompression and are commonly left with significant residual kidney impairment that has no current treatment options and may lead to eventual end stage kidney failure.

The murine model of irreversible unilateral ureteric obstruction (UUO) is presented together with the model of reversible UUO in which the ureteric obstruction is relieved by anastomosis of the severed ureter into the bladder. These models enable the study of renal inflammation and scarring as well as tissue remodeling.

Geri dönüşümsüz ve Tersinir Tek taraflı Üreterik Obstrüksiyon bir fare modeli

Obstruction of the kidney may affect native or transplanted kidneys and results in kidney injury and scarring. Presented here is a model of obstructive ...

Dry Powder and Nebulized Aerosol Inhalation of Pharmaceuticals Delivered to Mice Using a Nose-only Exposure System

Obstructive respiratory diseases like asthma and chronic obstructive pulmonary disease (COPD) are currently treated by inhaled anti-inflammatory and bronchodilator drugs. Despite the availability of multiple treatments, both diseases are growing public health concerns. The majority of asthma patients are well controlled on current inhaled therapies but a substantial number of patients with severe asthma are not. Asthma affects an estimated 300 million people worldwide and approximately 20 percent have a severe form of the disease. In contrast to asthma, there are few effective therapies for COPD. An estimated 10% of the population has COPD and the trend in death rates is increasing for COPD while decreasing for other major diseases. Although developing drugs for inhaled delivery is challenging, the nose-only inhalation unit enables direct delivery of novel drugs to the lung of rodents for pre-clinical efficacy and safety/toxicology studies. Inhaled drug delivery has multiple advantages for respiratory diseases, where high concentration in the lung improves efficacy and minimizes systemic side effects. Inhaled corticosteroids and bronchodilators benefit from these advantages and inhaled delivery may also hold potential for future biologic therapies. The inhalation unit described herein can generate, sample for characterization, and uniformly deposit a drug aerosol in the lungs of rodents. This enables the pre-clinical determination of the efficacy and safety of drug doses deposited in the lungs of rodents, key data required before initiating clinical development.

The inhalation unit described herein can generate, sample for characterization, and uniformly deposit a drug aerosol in the lungs of rodents. This enables the pre-clinical determination of the efficacy and safety of drug doses deposited in the lungs; key data enabling clinical inhaled drug development.

Kuru Toz ve Eczacılık Nebulize Aerosol Soluma bir Burun sadece Pozlama Sistemi Kullanarak Fare teslim

Obstructive respiratory diseases like asthma and chronic obstructive pulmonary disease (COPD) are currently treated by inhaled anti-inflammatory and ...

A Primary Human Trophoblast Model to Study the Effect of Inflammation Associated with Maternal Obesity on Regulation of Autophagy in the Placenta

Maternal obesity is associated with an increased risk of adverse perinatal outcomes that are likely mediated by compromised placental function that can be attributed to, in part, the dysregulation of autophagy. Aberrant changes in the expression of autophagy regulators in the placentas from obese pregnancies may be regulated by inflammatory processes associated with both obesity and pregnancy. Described here is a protocol for sampling of villous tissue and isolation of villous cytotrophoblasts from the term human placenta for primary cell culture. This is followed by a method for simulating the inflammatory milieu in the obese intrauterine environment by treating primary trophoblasts from lean pregnancies with tumor necrosis factor alpha (TNF&#945;), a proinflammatory cytokine that is elevated in obesity and in pregnancy. Through the implementation of the protocol described here, it is found that exposure to exogenous TNF&#945; regulates the expression of Rubicon, a negative regulator of autophagy, in trophoblasts from lean pregnancies with female fetuses. While a variety of biological factors in the obese intrauterine environment maintain the potential to modulate critical pathways in trophoblasts, this ex vivo system is especially useful for determining if expression patterns observed in vivo in human placentas with maternal obesity are a direct result of TNF&#945; signaling. Ultimately, this approach affords the opportunity to parse out the regulatory and molecular implications of inflammation associated with maternal obesity on autophagy and other critical cellular pathways in trophoblasts that have the potential to impact placental function.

Presented here is a protocol for sampling of human placental villous tissue followed by isolation of cytotrophoblasts for primary cell culture. Treatment of trophoblasts with TNF&#945; recapitulates inflammation in the obese intrauterine environment and facilitates the discovery of molecular targets regulated by inflammation in placentas with maternal obesity.

Plasenta Autophagy düzenlenmesi üzerinde anne obezite ile ilişkili iltihap etkisini incelemek için bir birincil insan Trofoblast modeli

Maternal obesity is associated with an increased risk of adverse perinatal outcomes that are likely mediated by compromised placental function that can be ...

Isometric Contractility Measurement of the Mouse Mesenteric Artery Using Wire Myography

The wire myograph technique is used to assess the contractility of vascular smooth muscles in response to depolarization, GPCR agonists/inhibitors and drugs. It is widely used in many studies on the physiological functions of vascular smooth muscle, the pathogenesis of vascular diseases such as hypertension, and the development of smooth muscle relaxant drugs. The mouse is a widely used model animal with a large pool of disease models and genetically modified strains. We introduced this method to measure the isometric contraction of mouse mesenteric artery in detail. A 1.4-mm segment of mouse mesenteric resistance artery was isolated and mounted on a myograph chamber by passing two steel wires through its lumen. After equilibration and normalization steps, the vessel segment was potentiated by a high-K+ solution twice prior to the contraction assay. As an example of the application of this method in drug development, we measured the relaxant effect of a novel natural substance, neoliensinine, isolated from a Chinese herb, embryos of the lotus seed (Nelumbo nucifera Gaertn.) on mouse mesenteric arteries. The vessel segments mounted on the myograph chamber were stimulated with a high-K+ solution. When the force tension reached a stable sustained phase, cumulative doses of neoliensinine were added to the chamber. We found that neoliensinine had a dose-dependent relaxant effect on smooth muscle contraction, thus suggesting that it bears potential activity against hypertension. In addition, as the vessel segment can survive at least 4 hours after mounting and maintain contractility induced by the high-K+ solution for many times, we suggest that the wire myograph system may be used for the time-consuming process of drug screening.

The wire myograph technique is used to investigate vascular smooth muscle functions and screen new drugs. We report a detailed protocol for measuring the isometric contractility of the mouse mesenteric artery and for screening new relaxants of vascular smooth muscle.

İzometrik Contractility ölçüm tel Myography kullanarak fare mezenterik arter

The wire myograph technique is used to assess the contractility of vascular smooth muscles in response to depolarization, GPCR agonists/inhibitors and ...

Design and Development of a Model to Study the Effect of Supplemental Oxygen on the Cystic Fibrosis Airway Microbiome

Airway microbial communities are thought to play an important role in the progression of cystic fibrosis (CF) and other chronic pulmonary diseases. Microbes have traditionally been classified based on their ability to use or tolerate oxygen. Supplemental oxygen is a common medical therapy administered to people with cystic fibrosis (pwCF); however, existing studies on oxygen and the airway microbiome have focused on how hypoxia (low oxygen) rather than hyperoxia (high oxygen) affects the predominantly aerobic and facultative anaerobic lung microbial communities. To address this critical knowledge gap, this protocol was developed using an artificial sputum medium that mimics the composition of sputum from pwCF. The use of filter sterilization, which yields a transparent medium, allows optical methods to follow the growth of single-celled microbes in suspension cultures. To create hyperoxic conditions, this model system takes advantage of established anaerobic culturing techniques to study hyperoxic conditions; instead of removing oxygen, oxygen is added to cultures by daily sparging of serum bottles with a mixture of compressed oxygen and air. Sputum from 50 pwCF underwent daily sparging for a 72-h period to verify the ability of this model to maintain differential oxygen conditions. Shotgun metagenomic sequencing was performed on cultured and uncultured sputum samples from 11 pwCF to verify the ability of this medium to support the growth of commensal and pathogenic microbes commonly found in cystic fibrosis sputum. Growth curves were obtained from 112 isolates obtained from pwCF to verify the ability of this artificial sputum medium to support the growth of common cystic fibrosis pathogens. We find that this model can culture a wide variety of pathogens and commensals in CF sputum, recovers a community highly similar to uncultured sputum under normoxic conditions, and creates different culture phenotypes under varying oxygen conditions. This new approach might lead to a better understanding of unanticipated effects induced by the use of oxygen in pwCF on airway microbial communities and common respiratory pathogens.

The goal of this protocol is to develop a model system for the effect of hyperoxia on cystic fibrosis airway microbial communities. Artificial sputum medium emulates the composition of sputum, and hyperoxic culture conditions model the effects of supplemental oxygen on lung microbial communities.

Ek Oksijenin Kistik Fibrozis Hava Yolu Mikrobiyomu Üzerindeki Etkisini Incelemek için Bir Modelin Tasarımı ve Geliştirilmesi

Airway microbial communities are thought to play an important role in the progression of cystic fibrosis (CF) and other chronic pulmonary diseases. ...

Sıçanlarda Diz Osteoartriti için Standardize Tuina Manipülasyonu

Tuina Manipulation to Reduce Inflammation and Cartilage Loss in Knee Osteoarthritis Rats

Clinical trials suggest that Tuina manipulation is effective in treating knee osteoarthritis (KOA), while further studies are required to discover its mechanism. Therefore, the manipulation of animal models of knee osteoarthritis is critical. This protocol provides a standard process for Tuina manipulation on KOA rats and a preliminary exploration of the mechanism of Tuina for KOA. The press and kneading manipulation method (a kind of Tuina manipulation that refers to pressing and kneading the specific area of the body surface) is applied on 5 acupoints around the knee joint of rats. The force and frequency of the manipulation were standardized by finger pressure recordings, and the position of the rat during manipulation is described in detail in the protocol. The effect of manipulation can be measured by pain behavior tests and microscopic findings in synovial and cartilage. KOA rats showed significant improvement in pain behavior. The synovial tissue inflammatory infiltration was reduced in the Tuina group, and the expression of tumor necrosis factor (TNF)-&#945; was significantly lower. Compared to the control group, chondrocyte apoptosis was less in the Tuina group. This study provides a standardized protocol for Tuina manipulation on KOA rats and preliminary proof that the therapeutic effects of Tuina may be related to reducing synovial inflammation and delayed chondrocyte apoptosis.

Yazar Spotlight: Sıçanlarda Tuina Manipülasyon Mekanizmasını Anlamak 

We present a protocol for Tuina manipulation performed on plaster-immobilized-induced knee osteoarthritis rats. Based on the preliminary results, it suggested that the efficacy of the method relied on the reduction of inflammation and cartilage loss.

Diz Osteoartritli Sıçanlarda Enflamasyonu ve Kıkırdak Kaybını Azaltmak için Tuina Manipülasyonu

Clinical trials suggest that Tuina manipulation is effective in treating knee osteoarthritis (KOA), while further studies are required to discover its ...